Kanser, çağımızın en önemli ve en tehlikeli hastalıklarından bir tanesi. Ölümlere verdiği sebebiyet bakımından üst sıralarda yer alan kanser, uzmanlarca üzerinde durulan, hakkında en çok araştırma yapılan hastalık olarak istatistiklere yansıyor. Bu nedenle her geçen gün kanserin karanlık sayfaları bir bir aydınlatılıyor.
Kanser kelimesinin en kısa sözlük ifadesi, vücudun herhangi bir yerinde bulunan hücrelerin kontrolsüz olarak anormal bir şekilde çoğalması olarak belirtiliyor. Hücrerelerdeki anormal çoğalma ise, bazen kişinin yapısıyla alakalı, bazen genetiksel sebepler bazen de çevresel etkenler nedeniyle olabiliyor.
Vücudumuz, hatalı hücre davranışlarını onarabilme yeteneğine sahiptir. Biz buna bağışıklık sistemi diyoruz. Bağışıklık sisteminin güçlü olması halinde, kontrolsüz hücre çoğalmaları, sistem tarafından durdurularak vücut kansere karşı korunmuş oluyor. Kanser vakaları, zaten bağışıklık sistemi mekanizmasının yeterince çalışabilecek gücünü kaybetmesi sonucu ortaya çıkıyor.
Kanser konusunda yapılan araştırmalar ve tıp biliminin ilerlemesi sonucu, kanser hakkında her geçen gün yeni bilgiler ortaya konulmakta. Önceden yanlış bilinenlerin doğrusu halka ulaştırılmakta, halk arasında oluşturulan mitler hakkında vatandaş bilinçlendirilmeye çalışılmaktadır.
Yazımızda, halk arasında kanserle ilgili oluşturulan mitlerden, yani doğru bilinen yanlışlardan bahsetmek, ve konunun uzmanı Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Metin Çakmakçı’nın verdiği bilgileri sizlere aktarmak istiyoruz.
İşte Kanser ile ilgili doğru olduğu bilinen on yanlış…
1- Pozitif Düşünceyle Kanseri Yenmek Mümkün; Pozitif düşünce, kanser tedavisinde çok önemli olmakla birlikte, tek başına yeterli değildir. Kanser tedavisinde en önemli şey, tedavi boyunca hastaların ruhsal ve fiziksel sağlığının korunmasıdır. Radyoterapi, cerrahi müdahale veya ilaç tedavisi boyunca hastanın ruh sağlığının korunması, tedaviye pozitif yaklaşımın sağlanması tedaviden çok iyi sonuçlar alınmasını sağlar.
2- Kanser Bulaşıcıdır; Kanser bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu sebeple, kanserli hasta ile yakın temasta bulunmak, elini tutmak, iletişime geçmek..vs kişilerin sağlığını tehlikeye atmaz. Ancak, çok ender de rastlansa, virüslerin sebep olduğu kanser türleri olabiliyor. Bu virüslerin sağlam kişiye geçmesi halinde o kişide kanser riski oluşabilir. Bunların başında gelen HPV virüsüyle gelişen rahim ağzı kanseri riski ise son yıllarda kullanılan aşı ile artık azalıyor.
3- Saç Boyası, Parfüm Gibi Dış Etkenler Kanser Yapar; Saç boyası, deodorant gibi kozmetik ürünlerinin kanser ile ilişkileri kanıtlanmış değildir. Ancak, toksik maddelerin DNA üzerinde olumsuz etkileri vardır ve toksik maddelerden uzak durmak gerekir.
4- Kanser Hastası Olan Ebeveynin Çocuğunda da Kanser Gelişir; Bu bilgi genel anlamda doğru değildir. Bazı kanser türlerinin kalıtsal olması sebebiyle genetik geçişli olduğu bilinmektedir. Örneğin, bazı kalın bağırsak kanserleri gibi. Ama bu genel anlamda kanserin genetiksel olduğunun göstergesi değildir. Meme kanserlerinin yüzde 5-8’inin kalıtsal olduğu biliniyor. Yani, çok özel durumlar dışında, ebeveynin kanser olmasına bağlı olarak çocuklarında da kanser görüleceği yolunda bir kural bulunmuyor.
5- Kanser Olduğu Hastaya Söylenmemeli; Yakınları tarafından hastanın morali bozulacağı gerekçesiyle, kanser olduğunun hastadan saklanması yanlış bir davranıştır. Akli melekeleri yerinde olan herkesin hastalığını bilme hakkı vardır. Hastalığı hakkında yeterli bilgi verilmeli, yapılacak işlem ve tedavi seçeneklerinde rızası alınmalıdır.
6- Biyopsi Yapmak Hastalığın Yayılımını Hızlandırır; Biyopsi işlemi, hastalığın tanısının konulması, tedavinin belirlenmesi adına yapılması zorunlu, olmazsa olmaz işlemlerdendir. Hastalarda zaman zaman, biyopsi işlemi sonucunda hastalığın yayıldığı, başka organlara sıçradığı gibi korkular oluşsa da bunun bilimsel bir kanıtı mevcut değildir.
7- Kanserde Cerrahi İşlemler Hastalığın Yayılımını Artırır; Bu da son derece yersiz bir inanıştır. Birçok kanser türünde en etkin tedavi, cerrahi tedavidir. Hastalıklı organın ya da tümörün çıkarılması, hastanın çok daha uzun süre yaşamasını ve hastalığın geri gelme riskinin anlamlı olarak azalmasını sağlıyor.
8- Erkekler Meme Kanseri Olmaz; Bu da yanlış bir inanıştır. Her 100 meme kanseri hastasından birisi erkektir. Özellikle ailelerinde kalıtsal meme kanseri olan erkeklerde meme kanseri daha sık görülür. Bu nedenle erkekler de memelerinde bir kitle fark ederlerse zaman kaybetmeden bir hekime müracaat etmeliler.
9- Kronik Kabızlık Çekenler Kolon Kanseri Olur; Bu da yalnızca bir söylentidir. Kabızlık ile kolon kanseri veya rektum kanseri arasında herhangi bir neden-sonuç ilişkisi olduğunu gösteren bilimsel bir çalışma bulunmuyor. Bununla birlikte, barsak alışkanlıklarının, kişisel düzenin nedensiz bir şekilde değişmesi bir kalın barsak belirtisi olabilir ve buna dikkat edilmelidir.
10- Bir Kere Kanser Olduktan Sonra İşe Dönmek Oldukça Zordur; Yanlış bir inanıştır. Artık birçok kanser hastası, tedavi tamamlandıktan sonra yaşıtları kadar yaşam şansına sahip oluyor. Örneğin meme kanserinde, özellikle erken evrede yakalanan hastalarda tedavi tamamlandıktan sonra hastalığın yeniden ortaya çıkma olasılığı son derece düşüktür. Tiroid kanseri, deri kanseri kanserlerde tam şifa sunmak mümkündür. Hedef, hastaların tedavi sonrası normal yaşamına dönmeleridir.