Erkeklerin kadınlardan daha az yaşadıkları bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek. Hatta kadınların erkeklerden 6-10 yıl daha fazla yaşadığı da bu gerçeğin içinde. Erkekler, toplumda üstlendikleri rol gereği çok daha fazla strese girip, çok daha fazla sorumluluk taşıdıkları için başta kalp damar hastalıkları olmak üzere, bir çok hastalığa ve ruhsal sorunlara açık hale geliyorlar. Toplum baskısı nedeniyle ruhsal deşarj olma yöntemlerini de kullanamadıklarından her şeyi içlerine atmak zorunda kalıp, ömürlerini törpülüyorlar.
Eh erken ölmeleri de yersiz sayılmaz. Nasıl erken ölmesinler ki?;
– Erkekler korkamaz
– Erkekler ağlamaz
– Erkekler karı gibi gülmez
– Erkekler karı gibi sakız çiğnemez
Diye toplum tepesinden bastırırken, doğal olarak ortalık dul kadından geçilmez hale geliyor. Çünkü, toplum baskılaması altında her şeyi içinde yaşamaya mahkum olan erkekler, genç yaşta öte tarafı boyluyorlar. Siz hiç karşı komşuya geçip sabah kahvesini höpürdetirken karısını çekiştiren erkek gördünüz mü? Fare görünce ciyak ciyak bağıran, ”bu aralar sinirlerim bozuk” diye salya sümük ağlayan erkek de görmemişsinizdir.
Oysa kadınlar ve erkekler duygusal anlamda eşit şartlarda doğarlar. Ancak kadın milleti duygularını haykırma fırsatı bulup, rahat ağlayıp rahat gülerek deşarj olma haklarını kullanırken, erkeklere doğar doğmaz mavi patikler giydirilip, ağır ol bakalım deniliyor.
Kime sorarsanız sorun, bu mavi patik işi planlanarak seçilmiş bir şeydir. Tesadüf değildir. Düşünülmüş, taşınılmış ve seçilmiştir. Ayağa giydirildiği anda kulağa şunlar fısıldanmış demektir: Sen erkeksin. Erkek olmanin gerekleri vardir. Ömrünün sonuna kadar bunlari yerine getirmekle yükümlüsün.
Geri kalanı artık sana kalmıştır. Ömrünün süresini çatlama kat sayın belirleyecektir. İçine ata ata ne kadar yaşayabilirsen artık. Bize sorarsan pek uzun süreceği görüşünde değiliz. Dikkat edeceğin en önemli husus, en komik ya da en dramatik durumlarda bile mavi patikli olduğunu unutmamandır.
Misal; Eşinle sabah sabah kavga ettin. Ne yapacaksın? paşa paşa işine gidecek ve hiç bir şey olmamış gibi çalışacaksın. Ne yani, benimkiyle kavga ettik, başımın etini yedi, anneme ağız dolusu laf saydı diyecek halin yok ya.
Ama o esnada eşin telefonda olabilir. Bir elinde kahve diğerinde sigara, ahize kulağında ağız dolusu seni arkadaşlarına çekiştiriyor olması yüzde yüz bir olasılık. Ama olsun onun mazereti var. O pembe partikli…
Misal; Eve hırsız girdi. Hatta burun buruna geldiniz. Hırsızla kim kapışacak? Eşinin kapışacak hali yok değil mi? Çünkü o pembe patikli. Senin patiklerin ne renk mavi, hırsızınkiler de mavi. O halde mavi patikliler kapışacak, pempe patikliler bağıracak. Herkes görevini bilsin. Bu görev dağılımı doğumhanenin kapısında yapıldı çünkü.
Misal; Vatan savunması olacak. Peki kim gidecek? Tabi ki Mehmetçik…Sen hiç ”vatan sana canım feda” diyen Ayşecik gördün mü?
Misal; Sevgilinle kavga edip ayrıldın. Ağır olacaksın, abartmayacaksın, burnunu çeke çeke ağlamayacaksın. Bırakacaksın karşındaki ağlayıp sürünecek. Sen mavi patiklisin çünkü.
Misal; Eve böcek girdi. Kim kovalayacak? Tabi ki sen. Çünkü sen mavi patiklisin. Böcekler pembe patiklilerden korkmazlar.
İşte erkeklerin boyun borçları toplum hatırlatmalarıyla bu şekilde uzar gider. Velhasıl, bu şartlar ve ruh sağlığı ile ömürlerinin uzun olması beklenemez zaten…