Bazı insanlar vardır. Şanssızlıklar yaşanırken bile şansı yaver gidip, o şanssız durumdan zarar görmeden kurtulur. Doğuştan şanslı olmak her insanın sahip olabileceği türden bir durum değil. Gerçi kişisel gelişim uzmanları doğuştan şans diye bir şeyin olmadığını savunurlar genelde. Yani onlara göre doğuştan şans diye bir şey yoktur. İnsan kendi şansını kendisi yaratır.
Onlar doğuştan şans olmadığını savunadursunlar, şanslarıyla dudak uçuklatan öyle insanlar varki, uzmanların teorilerini bile alt üst edebilecek cinsten. Defalarca ölümün teğet geçtiği, felaketlerin eşiğinden hasarsız dönen ve bu durumları defalarca yaşayan insanlar…
Uçak düştüğünde bütün yolcuların öldüğü bu kazadan tek başına küçük bir sıyrık bile almadan kurtulan insan doğuştan şanslı değil de nedir? Yanan bir araçtan yara almadan kurtulan bir insanın doğuştan şans karşısındaki durumu nedir? Daha örnekleri çoğaltmak mümkün. Bütün bunları gözden geçirdiğimizde doğuştan şans diye bir şey vardır demek geliyor insanın içinden.
Geçenlerde gazetenin birinde ”En şanssız şanslı adam” başlığıyla bir haber yayınlandı. Bir insanın şanssız olaylar karşısında nasıl sürekli şanslı konuma geçtiğinin hikayesi. Okuduğunuzda Frane Selak’ın şansı karşısında hayretler içinde kalacaksınız.
İşte o haber ve Frane Selak’ın dudak uçuklatan şansı…
– Günümüzden tam 50 yıl önce, 1962 yılında Frane Selak adlı Hırvat müzik öğretmeni, Saraybosna’dan Dubrovnik’e giden trende, tüm dünyanın kendisini tanıyacağından habersiz yolculuk ediyordu.
Selak’ı taşıyan tren raydan çıktı ve donmuş nehre devrildi. Kazada 17 yolcu hayatını kaybederken Selak kıyıya kadar yüzüp kurtuldu.
Selak kazayı sadece kırık bir kol ve çiziklerle atlattığı için çok mutluydu.
– Bir yıl sonra, Selak uçakla Zagreb’den Rijeka’ya yolculuk ediyordu. Bir anda uçağın kapısı açıldı ve insanlar dışarı çekildi.
Selak da uçaktan dışarı uçanlar arasındaydı. Uçak bir kaç dakika içerisinde yere çakıldı ve 19 kişiye mezar oldu.
Selak gözlerini açtığında hastanedeydi, şansı sayesinde bir saman yığınına düşmüş ve orada bulunup hastaneye kaldırılmıştı. Bu kazayı da sadece ufak sıyrıklarla atlattı.
– 1966 yılında bindiği otobüs yoldan çıktı ve bir nehre uçtu. Kazada dört kişi öldü, Selak hafif yaralı olarak kurtuldu.
– Selak, 1970 yılında otomobiliyle yolculuk ederken aracı alev aldı. Salek aracı durdurup kendini dışarı attı, ardından aracı havaya uçtu.
– 1973 yılında bozuk bir benzin pompası Selak’ın otomobilinin motoruna benzin akıttı, araç alev aldı, Salek bu kazadan da kurtuldu ancak saçlarının büyük bir kısmı yandı.
– 1995 yılında ise, Zagreb’de Frane Selak’a bir otobüs çarptı, ancak bu kazayı da Selak ufak sıyrıklarla atlattı.
– 1996 yılında aracıyla bir dağ yolunda ilerleyen Selak, döndüğü virajın ardından bir kamyonun üzerine geldiğini gördü ve aracını yolun dışına yöneltti.
Aracı yoldan çıkıp, uçurumdan yuvarlanırken Selak araçtan atladı ve bir ağaca tutundu.
Aşağı baktığındaysa tam 90 metre altında aracının patladığını gördü.
Selak artık “şansı” -ya da kimilerine göre şanssızlığı- konusunda dünya çapında üne sahipti.
Tüm dünyanın takip ettiği Selak’ın öyküsü mutlu sonla bitti.
– 2003 yılına gelindiğinde, hayatında ilk kez piyango bileti alan Selak, büyük ikramiye olarak 1 milyon dolardan fazla para kazandı.
– Selak hayat hikayesini anlatırken “Buna iki şekilde bakabilirsiniz” diyor; “Ya dünyanın en şanssız insanıyım, ya da en şanslısı. Ben ikincisinin doğru olduğuna inanıyorum.”
2004 yılında Doritos, Avustralya’da bir TV reklamında oynatmak üzere Selak’la iletişime geçti.
Bu teklifi ilk başta kabul eden Selak, daha sonra fikrini değiştirdi ve Sidney’e uçakla gitmeyi reddetti.
Selak buna sebep olarak da “Şansımı test etmek istemiyorum” dedi.
Ne diyelim; darısı diğer şanssız insanların başın…