Kadınlar, erkek ağırlığı üzerine oturmuş dünya düzeni sebebiyle, hayata 1-0 yenik olarak başlıyorlar ve erkeklerin gölgesinde yaşamak zorunda kalıyorlar. Bu olayın toplumsal yönü tabi. Toplum baskısına devlet baskısının da eklendiği dünya ülkelerini hesaba katarsak, kadınların içler acısı durumunu kavramak çok da zor olmaz. En gelişmiş dünya ülkelerinden en geri kalmışına kadar bir çok ülkede, kadını geri planda bırakacak, mağdur edecek ve haklarını arayamayacağı şekilde elini kolunu bağlayacak yasalar mevcuttur. Kiminde çok ağır, kiminde daha insaflı da olsa, kanun önünde cinsiyet ayrımcılığını ortaya koyacak yasaklar ya da cezalar mevcuttur.
Cinsiyet ayrımcılığının en çok ön plana çıktığı ülkeler, Suudi Arabistan, Lübnan, İsrail, Mısır, İran gibi; Devlet yapıları din merkezli kurallar üzerine oturtulmuş ülkelerdir. Bu tür ülkelerde kadınlar, erkeklerin kölesi konumundadır.
Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkelerinde, insan hakları sistematik olarak kadınlar açısından kısıtlanmış durumdadır.
Toplum üzerinde baskı kuran bir çok devlet, özellikle kadınları bir çok haklarından mahrum bırakıyor.
İşte günümüzde hala uygulanmaya devam edilen cinsiyet ayrımcılığının 10 örneği…
1- Kuzey Afrika ve Orta Doğu’nun bir çok ülkesinde, iki ayrı ülkenin vatandaşlarının evlenmesi durumunda babanın vatandaşlığı çocuklara geçebiliyor. Çocuklar hiç bir şekilde kadının vatandaşlığından faydalanamadığı gibi, kadın da kocasının vatandaşlığından faydalanamıyor.
2- Çin’deki kız çocuğu katliamı da cinsiyet ayrımcılığının en etkili örneklerinden. Çünkü Çin’de, yasalara göre 0-4 yaş arası bebeklerde belli bir kız-erkek oranı bulunmaktadır. Her 114 erkek çocuğuna karşılık 100 kız çocuğu bulunmak zorundadır. Yasalara göre bu oranın bozulmaması gerekiyor ve bozulduğunda da ya kürtaj yapılıyor ya da doğumdan sonra kız bebekler ölüme terkediliyor. Kadınları zayıf ırk olarak kabul eden bir düşünce sistemiyle bu orana dikkat eden bir diğer ülke de Hindistan’dır.
3- Evlilik dışı cinsel ilişkinin cezalandırıldığı bir çok ülke mevcut. Örneğin Fas’ta evlenmeden hamile kalmış bir kadın hapis istemiyle yargılanıyor ve kadının cinsel deneyimine göre ceza oranı artabiliyor.
4- Kanunları erkek egemenliğine dayalı olarak düzenlenmiş ülkelerde, kadın şiddet odağı haline geliyor. Hala günümüzde bir çok ülkede, kocası tarafından şiddete ya da tecavüze uğramış kadınlar, şikayet ettikleri mercilerden sonuç alamadıkları gibi evlerine gönderiliyor. Çünkü, kocanın karısının bedeni üzerinde her türlü hakka sahip olduğu düşünülüyor. Hatta tecavüz ettiği kızla evlenmeye kalkışan tecavüzcünün cezası tamamen kaldırılabiliyor.
5- Dünyanın bir çok ülkesinde istedikleri zaman boşanma talebinde bulunup eşlerini boşarken, kadınların bu hakları malesef kısıtlı. Örneğin Lübnan’da bir kadının şiddet gördüğü gerekçesiyle boşanabilmesi için doktor raporu gerekli. Ayrıca şiddete maruz kaldığını gören bir de görgü tanığına ihtiyaç var. Mısır’da ise boşanma davasının gerekçesi her ne olursa olsun; kadınlar çeyiz, başlık parası, mülk ve diğer tüm finansal hakları erkeğe devretmediği sürece boşanamıyor.
6- Kanunlarla konulmuş bir garip yasak da Suriye, Bahreyn ve Mısır’da uygulanıyor. Bu ülkelerde kocalar, havayolu şirketlerine bir yazı yazarak, eşlerinin yurt dışına çıkmalarına yasak koyabilirler. Yemen, Umman, Fas, Libya ve Irak’ta, kadınların kocasının izni olmadan yurt dışına çıkmaları yasak. Suudi Arabistan’da kocasının izni olmadan ülke içinde bile seyahat etmesi yasak.
7- Suudi Arabistan’da kadınların sürücü ehliyeti alması ve hatta bisiklet dahi sürmeleri kesinlikle yasaktır. Erkeklerin de, çok yakın aile bağı olmadığı sürece yanlarından kadın varken trafiğe çıkmaları yasaktır. Devletin yaşadığı en büyük çelişki ise, 367.000 kız çocuğunu okul servislerine bindirmeden nasıl okula göndereceği hususudur. Eğitim Bakanlığı bu konuyla ilgili olarak; “Al-Ameen” adını verdikleri ve özenle seçilmiş, güvenilir insanları servis şöförü yapmayı planladıklarını söyledi. Suudi Arabistan’da dini kurallar o kadar katı ki; 2002′de bir okulda çıkan yangında 15 kız çocuğu peçeleri yüzlerinde değilken dışarı çıkmaya çalışınca polis tarafından engellendi ve yanarak can verdiler.
8- Afganistan’ın bir çok bölgesinde, kız çocukları ergenliğe girdiklerinde okullarından alınıyorlar. Kültürel faktörler, bir kız çocuğunun bir erkek çocuğuyla aynı okulda olamayacağı ve belli bir yaştan sonra erkek bir öğretmenden eğitim alamayacağı yönünde insanları yönlendiriyor. Kız çocukları eğitim hayatları çok sınırlı olduğu için, haliyle ülkede oldukça az sayıda kadın öğretmen bulunuyor. 15-24 yaş arasındaki kadınların sadece %18′nin okuma yazması bulunuyor.
9- 2001′de Lashkar-e-Jabar isimli bir militan grup, Kaşmir’deki müslüman kadınların “burqa” adı verilen çarşaflar giymelerini ve aksi takdirde saldırılarda bulunacaklarını söyledi. Ayrıca Hindu kadınların noktalı bir peçe, Sih kadınların da safran renkte bir peçe takmalarını talep etti. Militan grubun, toplum içinde peçesiz gezen kadınların yüzüne asit attıkları da bilinen bir gerçek.
10- Bahreyn’de aile hukuku yok. Bu nedenle mahkemeler boşanmalarda çocukların velayeti hususunda erkekler lehine keyfi kararlar veriyorlar. 2003′te bu kararların keyfi olduğunu ve mahkemenin adil olmadığını söyleyen bazı Bahreyn’li kadınlar; 11 mahkeme tarafından iftira suçuyla yargılanıp cezaevine gönderildiler.