Günümüzde blog açmak, blog sahibi olmak çok kolay. Ancak açılan bloğu ayakta tutmak çok zor. Her gün insanların ilgisini çekecek konu bulmak, konuyu farklı anlatımlarla işlemek, okunacak tarzda yazmak oldukça zor bir mesele. Bu nedenle, bin bir hevesle açılan bloglar kısa sürede sahipleri tarafından atıl duruma düşürülmektedir.
Zaten kolay yollarla elde edilenlerin gözden çıkarılması da kolay olur. Bir gün içerisinde açılan yüzlerce blog çok kısa süreler içinde kolayca terkedilebiliyor. Bu konuda bir araştırma yapan New York Times Dergisi, yarı yolda bırakılan blogların sayısının kapatılan restoran sayısından fazla olduğunu söylüyor. Bu demektir ki, insanlar bir şeyler yapabilme hevesiyle bloglar açıyorlar, bir süre sonra da konu sıkıntısını aşamadıkları ya da nasıl yürüteceklerini bilmedikleri için vazgeçiyorlar.
Technorati’nin yaptığı araştırmaya göre; bir yılda, 133 milyon blogdan sadece 7.4 milyonu son dört ayda güncellenmiş. Yani blogların neredeyse %95’i atıl bir durumda terkedilmiş. Niyet, başlangıcı yapmak ve istemek blog yürütmek için yeterli olmuyor malesef.
Başarılı bir blog yazarı olmak isteyenlere, blog açmak istiyorum ama yürütemeyeceğimden korkuyorum diyenlere, başarılı bir blog yazarı olmanın beş sırrını vereceğiz.
İşte başarılı bir blog yazarı olmanın beş sırrı…
1- Yazıların uzunluğuna takılmayın. Konunuzu kısa ve öz olarak da işleyebilirsiniz. Zaten normalde 1000 kelimeyi geçen yazılar ‘çok ilginç ve akıcı’ değilse okunmuyor. Ekstra kısa yazıların foto-blog olarak kullanılması daha yararlı oluyor. Ortalama 500-800 kelimelik yazılarsa tam karar. Kendi tarzınız kelime sayısını ayarlamanızı sağlar.
2- Öncelikle bu konuda disiplinli olmaya bakın. Unutmayın başarı disiplin ile gelir. Eğer başarılı bir blog yazarı olmak istiyorsanız, her gün yazın, bloğunuzu günlük yeni konularla dinamik tutmaya çalışın. Okunmuyor olduğunu bilseniz de yazmaya devam edin. Yazdıklarınız eninde sonunda okuyucusuyla buluşacaktır. Bunu hayal ederek yazmaya devam edin. Bir bloğu bir yerlere taşımak süreklilik ve sabır gerektirir. Okunmuyor hissine yenik düşerseniz bloğunuzdan vazgeçmek zorunda kalanların arasına katılırsınız.
3- Müzik dinlemeyi seviyorsanız, ilham almak ve duygularınızı coşturmak ve böylece daha yaratıcı çalışmalar yapmak istiyorsanız, kulaklıkla müzik dinleyin. Müziğin sesini iyice açın. Dans etmeye, konserlere ya da barlara gittiğinizde müziğin sesinin yeri göğü inletmesinin sebebi vardır. O da duygularınızı coşturuyor olması ve motivasyonunuzu artırmasıdır. Sporcuların koşarken yüksek sesli müzik dinlemesi de bundandır. Deneyin. Hem müzik dinleyip hem blog yazamıyorsanız, siz de haklısınız. Genelde araştırmalar tek birşeye odaklanmanın öneminden bahseder. Ama her zaman araştırmaları dinlemek zorunda değilsiniz.
4- Başarılı bir blog yazarı, ‘yazdıklarımı kim okuyor’ un hesabını yapmaz. Öncelikle kendiniz istediğiniz için yazdığınızı düşünün. ‘Kim okursa okusun, hatta hiç okuyan olmasın’ rahatlığında yazmaya gayret edin. İlk zamanlarda yazılarınız okunmuyor olabilir. Bu sizi asla yıldırmasın. Faydalı olacak yazılar yazmaya odaklanın. Amacınız neyse, onu ipad’inizin bir köşesine işaretleyin. Yaptığınız işler birilerine fayda sağladığı sürece okurlarınız olacaktır. İstatistiklerinizi iyileştirmek için daha verimli, daha etkin ve uzmanca yazmaya, yani her gün bir öncekinden daha iyi işler çıkartmaya bakın. Bazı haftalar da kendinizi şaşırtın. Kendinizde “wow” etkisi yaratın. Yani, kısaca, siz iyi iş çıkarttığınızda okurlarınız gelir.
5- Ve en önemlisi, hangi konuyu seçmişseniz, seçtiğiniz konuya sadık kalmaya özen gösterin. Yazınızın konusunu dağıtıp, daldan dala atlamayın. Ne anlatmak istiyorsanız direkt olarak, kesin ve net onu anlatın. Blog yazarlığı, köşe yazarlığından çok da farklı bir şey değildir. Ancak, bulduğunuz konuyu herkesin anlattığı tarzda anlatmamaya, ilginç anlatım buluşlarıyla konuyu renklendirmeye çalışın. Konuyu ilginç yapmak için de yaşamdan esinlenmeye çalışın.